“BARIŞ PINARI HAREKATI” tüm hızıyla devam ediyor..
Başlığı gördüğünüzde eminim şaşırdınız. Ama bu bir savaş değildir. Öyle ise savaş değil de nedir diyeceksiniz.
Birincisi, bu bir SAMİMİYET testidir.
Hani o yarım asırdan beri bizi kapıda bekleten, adı Avrupa birliği! Olan ama aslında Hıristiyan kulübünün kafa tasının içindeki kırmızı ajandasının deşifre olmasıdır.
İkincisi, Daimi üyesi olduğumuz Nato nun kırmızı ajandasının deşifre olmasıdır.
Üçüncüsü, sözde müttefiklerimizin kırmızı ajandalarının deşifre olmasıdır.
Dördüncüsü, sözde Müslüman coğrafyasının sınırlarının keşfedilmesidir. Aynı zamanda bu sözde Müslüman milletleri veya devletleri hangi ülkelerin kuklası olarak yöneten satılmış hainleri öğrenmiş olduk.
Beşincisi ise, bu aziz milletimiz ve bu devletimiz ile kuyruk acısı olanlar deşifre oldu.
Altıncısı ise içimizdeki hainlerde bir kez daha deşifre oldu.
Bir diğer açıdan ise Savaş denilen şey devletler arasında olur. Bizim bu gün mücadele ettiğimiz hadisede ise karşımızda bir devlet yok. Kendisini önüne gelene peşkeş çeken hain birkaç terör örgütü var.
Savaşın kuralları vardır, en kötüsünün bile bir onuru bir kuralı vardır. Ancak terör örgütlerinin böyle bir derdi yoktur.
Diyeceksiniz ki günümüzde artık savaşlar vekalet yolu ile yapılıyor. Evet çok haklısınız.
Düşman gördüğü ülkenin karşısına çıkmaktan korkan onursuz devletler, çapulcuları satın alarak, düşmanına zarar veriyor. Çapulculara silah veriyor, para veriyor, eğitiyor, donatıyor ve önüne hedef koyup salıveriyor.
Bir taraftan o çapulculara terörist diyor diğer taraftan kullanıyor, bu sayede tuzak kurduğu devlete veya millete biz sizin ortağınız, müttefikiniz diyor.
Bakınız şurada birkaç gündür #Barış Pınarı Harekatı” icra ediliyor.
Bizim Türk Milleti olarak örf ve adetlerimiz vardır, bin yıllık geleneklerimiz vardır. Bunlardan bir tanesi ise şudur. Siyasi görüş ne olursa olsun, dini dili ırkı yaşı ne olursa olsun, Asker sefere çıktığı an her şey biter.
O andan itibaren Türk milleti Çanakkale’de ki gibi 15 Temmuz Darbe girişiminde olduğu gibi tek vücut olur ve tüm tartışmaları arkasında bırakır.
Bu harekat Başladığı andan itibaren hem içimizdeki hem dışımızdaki tüm hainler patır patır dökülmeye başladı,
Sözde müttefiklerimizden sözde ortaklarımıza, sözde dindaşlarımızdan sözde komşularımıza, kimin ne hain planı varsa kimin aklının arkasında kirli ajandası var ise teker teker dökülüverdi. Bununla da kalmadı yıllardır tartışılan, o doğruydu bu doğruydu diye çene patlatılan birçok konu bizzat muhatapları tarafından teker teker dilden dökülü verdi..
En basiti ile, geçtiğimiz aylarda dolar manipülasyonları ile ekonomimiz hedef alındığında muhalefet aynen şunu söyledi, ekonomiyi yönetemiyorsunuz ve iflas ettiniz dedi.
Hükümet ise bu ekonomi yönetimi ile değil ekonomimiz saldırı altında yani ekonomik savaştayız demişti. Geldiğimiz noktada ne oldu, ABD Başkanı çıktı ve Türkiye’ye ekonomik savaş başlattım ve onların ekonomisine zarar verdim dedi.
Hadi buyurun cevap verin şimdi.
PKK ya silah vermek ve onlara burnumuzun dibinde bir devletçik kurdurmak isteyenler Işıt diye bir örgüt kurdular. Sonra bu örgütü yok etmek! için ülkeleri işgal ettiler. PKK - YPG gibi bebek katillerine silah ve mühimmat verdiler, bunu meşrulaştırmak için onlar bize Işıd karşısında destek verdiler dediler. Bu gerçekleri bilen iki üst düzey Işitli katilide Türkiye’nin eline geçmesin diye alel acele Suriye topraklarından çıkarttılar.
Yıllardır Bildiğimiz ama isim olarak dile getirmediğimiz konular bu gün teker teker kendi dillerinden dökülür oldu. ABD Başkanı biz PKK, PYD’yi eğittik donattık dedi.
Avrupa birliği bizi kınadı,
Nato ise kıvırıyor, Işit diyor ama PKK - PYD demiyor. Israrlı sorular karşısında ise natoda PKK - PYD diye bir kriter yok diyor. Hemen yanı başındaki Sayın Dışişleri bakanımız müdahale ediyor, Sayın genel sekreter bu PKK, PYD Natoda var ama ABD İle Almanya veto etti diyor.
Arap birliği kınama yayınlıyor..
İçimizdeki hainleri yazmıyorum bile, sözde yazarları, sözde sanatçıları, sözde siyasetçileri….
Eeeeeeee,,,
Bu “Barış Pınarı Harekatı” bence bir milattır. Türkiye’nin 11 Eylül’üdür.
Yıllardır Gizli gizli giden tüm planlar açığa çıktı, artık saklama gizleme gereği de duyulmuyor.
Bizlerinde sık sık dile getirdiği beka meselesi tam olarak budur işte. Artık yürümek yetmeyecek, koşmak bile yetmeyecek, artık roketi ateşlememiz gerekiyor.
Yani,
Silah sanayinde,
Uzay sanayinde,
Tıp alanında,
Tarımda,
Yani her konuda sınırları zorlayarak kendi göbeğimizi kendimiz kesmeliyiz. Artık ayağa kalkmışken bir daha diz çökmek taviz vermek bize bir asır kaybettirir.
Bu vesile ile şu günlerde ülke olarak yaşadıklarımız çok mühimdir, önemlidir,iyi analiz edilmelidir, ufak tefek meselelerin gölgesinde kalmamalıdır.
Günübirlik siyasi çekişmelerin biryana bırakılması elzemdir.
Bu vesile ile Sayın Cumhurbaşkanımızı dik duruşundan dolayı tebrik ediyorum, en çokta etrafındaki o kadar çok haine rağmen bu duruşu gösterebildiği için tebrik ediyorum.
Demek ki partisinin içinde ve Belediyelerde bulunan o hainler olmasa daha ne yollar katledeceğiz.
Sağlıcakla kalın….
Yorum Yazın