Seçim çalışmaları nedeni ile verdiğimiz aradan sonra tekrar birlikteyiz. Kıymetli takipçilerim en son yazımızda bir adım sonrası demiştik.
Gün geçtikçe ne kadar doğru tespitler yaptığımız ortaya çıkmaya başladı. Adını 2014 mart mahalli seçimlerinde koyamadığımız ancak 17-25 Aralık Yargı yolu ile yapılmaya çalışılan darbe girişiminden hemen sonra AKP Zihniyeti olarak ifade etmeye çalıştığımız bir yapı ile karşı karşıyayız.Bu zihniyet o kadar profesyonel ki başka siyasi partilerin içindeki etkin kişi ve kişiler ile de senkronize bir şekilde çalışabiliyor.
Bu yapı aslında 15 Temmuz darbe girişiminde de parmağı olan Fethullahçı terör örgütünün siyasi uzantısı veya tam olarak siyasi ayağı diyebiliriz.
Zaman zaman dile getirdiğimiz ve asıl büyük tehlike olarak dikkat çektiğimiz yapı işte bu siyasi yapıdır.
Bu yapı var olduğu sürece hiçbir kurumda tam olarak temizlik operasyonları yapıldı diyemeyiz. Emin olamayız.
Çünkü Ülkemiz, demokrasi gereği halkın seçtiği siyasiler ile yönetilmektedir. Devlete bu siyasiler hükümetmektedirler. Dolayısı ile Fethullahçı terör örgütünün kripto siyasi ayağı yok edilmedikçe Ülkemizde bir beka sorunu var demektir.
Ancak ne var ki, Bu yapıların kapalı devre çalıştığını, çok güçlü dış desteklerinin ve iç desteklerinin olduğunu düşünür isek, bahse konu beka sorununu da kendi menfaatlerine hizmet edecek şekilde kullandıklarını görmek zor değil.
Yani geçmiş yazımızdan hatırlar isek,yapılması gereken tek şey yapılan algıları iyi anlayabilmekten geçiyor. Yani bilinçli bir seçmen olmadan, neden, nasıl, niçin sorularına cevap bulmadan gerçek beka meselesinin üstesinden gelemeyiz.
Asıl gücün millet olduğu gerçeği ile, her birey sandığa gittiğinde kendisine kumpas kuranlardan hesap sorabilmelidir. Benim vekaletim ne işe yarıyor, nasıl kullanılacak, bu güne kadar benim vekaletimi kim nasıl kullandı diye muhasebesini iyi yapmalıdır.
Bakınız bu güne kadar defaatle dile getirdiğim gibi bu günde dile getiriyorum. Önümüzde 31 mart yerel seçimi var.
Daha 24 haziran seçimlerindeki yanlışlıkları ve sebep olanları teşhis etmeden aynı ekiplerin aktör olarak çalıştığı yeni bir seçime giriyoruz. Aslında siyaseten bütün siyasi partiler seçim sonunda bir muhasebe yaparlar, ancak bu dönem öyle olmadı. Sadece teşhis olan bazı siyasiler geri çekilerek onları aratmayacak başka aktörleri iş başına getirdiler. Asıl aktörler perde gerisinde daha güçlü bir şekilde seçim çalışmalarını yürütüyorlar.
Belirlenen adayların tamamına yakını gerçekte başka odaklar tarafından yönetiliyorlar. Toplumda karşılığı olmayan adaylar. Bunu en çok Ak parti içerisinde görüyoruz.
Bu yapılar öyle plan yaptılar ki, AK Parti kazansa da kendileri kazanacak, Ak parti kaybetse de kendileri kazanacaklar. Bunu sahada bizzat adayların eylem ve söylemlerinden anlayabiliyoruz.
Burada anladığımız kadarıyla,
Tüm şer odakları ittifak yapmış, amaç tamamen Recep Tayyip ERDOĞAN’sız bir Ak Parti ve Türkiye hedefleniyor.
AK partinin içerisinde AKP Zihniyeti dediğimiz yapı tam olarak kurulduğu için, Recep Tayyip ERDOĞAN’sız bir Ak parti kurulmuş oldu diyebiliriz.
Sıra Recep Tayyip ERDOĞAN’sız bir TÜRKİYE’de.
İşte bununda tüm altyapısı Adayların belirlenmesi ile atıldı, sıra 31 Martta milletin vekaleti ile hayata geçecek.
Bu günkü tabloya göre bu plan da gerçekleşecek. Bunu ise şuna dayanarak söylüyorum.
Bir önceki yazımda yani bir adım sonrası başlığı ile yazdığım ancak sonuca bağlamadığım yazımda seçim satına girmemiştik. Seçim satında sahanın nabzını tutarak bir fikir sahibi olabilmek için bekledim.
Bu gün itibari ile seçim satındayız ve çok az bir süre kaldı. Sahayı inceledik insanları dinledik ve bir fikir sahibi olduk.
İnsanlar aynen şunu söylüyor, bizlerinde ifade ettiği, yazdığı konuştuğu gibi. Bu adaylarda Devlet başkanının imzası olamaz,
Bu adayları biz birebir tanıyoruz,
Bu adaylar millete zulmetti,
Bu adaylar haksız hukuksuz işler yaptı,
Bu adaylar kirli pasaklı işler yaptı ve biz bunun canlı şahidiyiz diyorlar.
Reisin güvenlik soruşturmalarına alenen itiraz ediyorlar,
Seçmen Geri adım atmıyor, ancak bu sefer reisin bu adaylar benim adayımdır, itiraz eden zaten bizden değildir diye çıkışması seçmeni daha çok kızdırmış görünüyor. Hatta reis sesimizi duysun ve gelsin bize sorsun diyorlar.
Bu güne kadar reis sevdamızdan dolayı bedel ödedik, canımıza tak etti, bu insanları bize dayatmasın diyorlar ve hala gerçeği görmüyor ise kendi bilir diyorlar.
Yinede seçmene ya beka sorunu ne olacak diye sorulduğunda ise, Bu oy oranları düşecek, bu dayatılan adaylar kaybedecek ve reis sesimizi duyacak diyorlar.
Sonrada reis partiyi tesviyemi eder, yeni partimi kurar, yoksa erken seçim der yeniden özemi döner bilmeyiz ancak bizimle aynı çizgiye gelirse tekrar destekleriz diyorlar.
Bu milleti bir şey bilmez diyenlerin ne kadar çok yanıldıklarını buradan bizler görüyoruz.
Biz de diyoruz ki, 1 Nisan sabahı AKP Zihniyetinin planladığı oy düşüşü kesinlikle olacaktır. Buna oran vermek çok zor ancak 24 Hazirandan daha çok bir kayıp olacağını söyleyebiliriz.
Bu gün sahada gördüğümüz kirli ittifakların 31 Mart gecesi gerçek yüzlerini de göreceğiz. Meşruiyet tartışması başlayacaktır. Ancak tek umudumuz Bu probleme karşı Recep Tayyip ERDOĞAN’ın bir planı var mı? Var olmasını ummaktan başka yapacak bir şey yok.
Kirli ve samimiyetsiz ittifak dedim, buna kendi ilimden ve ilçemden örnekler ile bir sonraki yazımızda görüşmek üzere…
Yorum Yazın