Bir önceki yazımızda siyaset, politikacı, oligarşi ve güç simsarlarından bahsettik.
Şimdi ise politikacı ve güç simsarları arasındaki derin ilişkiye gireceğim.
Aslında bu kısım tamamen bilinçli insan, bilinçli toplum ile alakalı. Eğer iki taraftan bahsediyorsak ki öyle, güç simsarları ve politikacılar.
Bu sorunu çözecek tek şey bilinçli insanlar ve bilinçli toplumlardır. Ne alaka demeyin...çünkü keskin alaka.
Günümüz dünyasında Artık her şey algıdan ibaret yani algı operasyonlarından.
Basite indirgeyerek örnekleyecek olursak, televizyonlarda bir köpeğin bir çocuğa nasıl saldırdığını ve öldürdüğünü izliyoruz.
Ve dehşete düşüyoruz, o anda bir sürü kararlar veriyoruz. Ancak aynı televizyonda bir gün sonra aynı köpeğin ne kadar sevimli olduğu ile ilgili görüntüleri ve konuşmaları izliyoruz.
O anda ise tamamen farklı, Hatta bir hayvansever olup çıkıyoruz.
Bu bize televizyon kanalı ile herhangi bir Hadise'nin nasıl anlatılışı ve verilmeye çalışılması ile ilgili bir durum.
Buradan hangi sonuca varmaya karar vermek tamamen izleyicinin, yani insanın kendi bileceği iştir.
Neye inanacağı, ne karar vereceği hangi tepkiyi vereceği onun bilgisi ve kültürü ile alakalıdır.
Konumuza dönecek olursak,
Politikacı ve güç simsarları ilişkisini toplumlar belirler. Neden toplum belirler, Çünkü politikacı ancak sayısal çoğunluk ile iş başına gelebilir. Ne kadar çok halkın vekaletini alır ise o kadar iş başına gelir.
Bir önceki yazımda belirttiğim gibi, bir şey olmaya değil bir şeyler yapmaya geliyorum diyen, mütevazi görünümlü yani hak karşısında hiç olduğunu kabullenmiş politikacılarımız hiç görmediği bir güç ile karşılaşmıştır.
Para, mal, mülk, yatlar, katlar karşı koyulmaz imkanlar ve benzeri, hatra etrafında güç simsarlarının elemanları. O artık Araftadır aynı zamanda, nefsi ile imtihandadır. Fıtratında aşağılık bir yaratık yatanlar hiç düşünmezler bile. Düşündükleri tek şey, bu duruma halka nasıl algı yoluyla tersinden anlatmaktır. Bunun içinde bir önceki yazımda belirttiğim özelliklerini kullanacaklar Tabiki..
Bu konuyu çok iyi bildiğim, bölgemin politikacılarından örneklemek isterim. Mesela istifa eden Ordu Büyükşehir Belediye Başkanı Enver Yılmaz. Veya istifa ettirilen, veya istifa etti ama görevden alınmadığı iddia edilen Enver Yılmaz.
Öyle kibir abidesi olmuştu ki, öyle kibir kulelerinden bakıyordu ki, zannedersin küçük dağları o yaratmış.
Sebebine baktığımızda, tüm Ordu'ya Hatta Karadeniz'e nasıl kan susturduğunu, TEDES’ten öğrendik. TEDES’in ihalesinden, görüntülerin başka yerlere aktarılmasına kadar, hatta açıklamaları arasına tehditler sıkıştırdı. Kime mi Tabii ki cumhurbaşkanına.
752 kilometre asfalt yol ihalelerindeki derin ilişkiler, Devletin bakanına çirkin saldırılar, 15 temmuzda gecesi, daha neler neler, bu konuyu İlerleyen zamanlarda genişçe yer vereceğim.
Bir diğeri fındık konusunda millete kan kusturdu. Hem güç simsarlarının yanında saf tuttu hem milletin yanındaymış gibi yaptı.
Yetmedi her şeyi biz iki kişi mi yapacağız diyerek devletin bakanlarını ve diğer bölge milletvekillerini zan altında bıraktı. Bunu yaparken de televizyondan yaptı.
Bir diğeri ihale takipçisi, kik komisyonlarında yaptığı haksız Hukuksuz işler ile topal tavuk.
Bir diğerini İstanbul'un batık Bankası diyorlar.
Hele kendi ilçemdeki politikacı, bir tek iş makinesi alımında neredeyse 400.000 Türk liralık zimmete para geçirdi,
90 bin Türk lirasına devletin makamını sattı,
Çakıl olacağını peşkeş çekti ..
Hibe yoluyla araç almalar satmalar, daha neler neler bunları da özel bir köşede makale olarak yayınlayacağım.
Yine kendi bölgemde güç insanlarının uşağı olmuş araç sigorta şirketlerinden araç lastiklerinden payını alan satış işlerini yapan bir dünya politikacı.
Yolsuzlukları ispatlayan koli koli belgelerin Ankara’da satışa çıkması,
Partiler arası politikacıların kurduğu kirli ilişki ve menfaat ilişkileri,
Bunları sadece birkaç örnek olarak yazıyorum.
Buradan iyi politikacılara Gelecek olursak,
Onlar Gerçekten hak karşısında hiçliğini kabul eden, mütevazi insanlardır. Nefsi ile mücadelesini kaybetmeyenler, haktan yana her bedeli ödemeye hazır olanlar ve çoğu zaman bu ağır bedelleri öderler.
Kimse de bunu sorgulamaz, bu konuda Bedel ödeyen politikacı da çok fazla konuşmaz.
Çünkü o, güç simsarlarını tanıyor dur. Onların gücünü bilir, yapacakları algı operasyonlarını bilir ve en önemlisi halkın bu algı operasyonlarına inanacağını da bilir.
İşte bu makalemizin de en can alıcı noktası burasıdır.
Bu yüzdendir ki zaman zaman cehalet veya cahil insanlar veya toplumlara dikkat çekiyorum.
Buradaki amacım küçümseme anlamında değildir. Çünkü bu konuda insanlarımızın ve milletimizin de farklı bir sorunu vardır. Bu konuyu da ayriyeten kalemi alacağım.
Aslında bu vesile ile okumanın, araştırmanın ve gelişmenin önemine vurgu yapıyorum.
İşte bu türden haktan ve toplumundan ayrılmayan politikacıları Bu çıkmazdan yine ancak toplum kurtarabilir. Nasıl derseniz, bilgisi ve öngörüsü sayesinde algı operasyonlarına gelmeden, politikacısına sahip çıkarak.
Ya diğer politikacılara ne olacak derseniz, yani güç simsarlığına uşaklık eden politikacılara, onu da algılara boyun eğmeden alaşağı Edecek, yani sayısal gücünü kullanacak olan vatandaşlardır.
Bu arada politikacı ve güç simsarları ilişkisi bireysel olduğu gibi kurumsal olarak da vardır.
Yani bazı siyasi partiler güç simsarlarının paravan şirketi gibidirler, bu ilişki iyi bir algı yönetimi ile varlığını sürdürür. İşte yine bilinçli topluma iş düşüyor.
Güç simsarları İşi şansa bırakmazlar her zaman alternatifleri vardır B planları C planları vardır.
Bir politikacılarının deşifre olmasına karşılık, o kişi ile daha önceden kavgalı olarak hazırlanmış başka bir kripto politikacıları beklemektedir.
Bunun örneklerini hain 15 Temmuz darbe girişiminden sonra hem ülke genelinde hem de Kendi ilimizde gördük ve yaşadık. Şimdi onları izliyoruz elbet.
Bir diğer gözden kaçırılmaması gereken husus ise güç simsarlarının paranın dini, dili ırkı olmaz mantığı ile çalışmalarıdır.
Bunun da örneğini yine kırk yılın projesi olan Fethullahçı terör örgütü başta olmak üzere, PKK gibi birçok terör örgütleri ile olan sıkı ilişkilerinden anlamaktayız. Dediğim gibi güç simsarları ile politikacı ilişkisini onlara bırakmayacak bilinçli toplum var olursa, bizim vekaletimiz ile hiç kimse at hırsızlığı, pardon At koşturamaz.
Şunu da söyleyerek veda etmek istiyorum, bahsettiğim güç simsarları ile İş Dünyası iş adamları birbirine karıştırılmamalıdır. Bunlar farklı konulardır..
Bir sonraki yazımızda görüşünceye dek, politikacılarınıza ve onların politikacı olmalarına maddi ve manevi destek vererek sizlerin karşısına vekaletlerinizi almak üzere gönderen güç simsarlarına iyi bakın.
Bakmak ve görmek konusunu işlemek üzere.....
Adem ÇİMİÇ.
[
Yorum Yazın