Şu andaki SAADET partisinin fikri temelini oluşturan Milli Nizam Partisi, Milli Selamet Partisi, Refah Partisi ve Fazilet partisi kapatılıyor, milli görüş hareketi kesintiye uğratılıyordu. Bu davanın gönüllüleri olan milli görüşçülerde bir yılgınlık, bir ümitsizlik oluşuyordu.
Tam da bu zamanlarda AK PARTİ’nin kurucusu olan Sayın ERDOĞAN bir çıkış yolu olarak yeni bir yöntem uygulamaya koydu. Bu yeni oluşum din eksenli olmayacaktı. Milli görüş gömleği çıkarılacaktı. Bu yenilikçiler hareketi ile Erbakan Hocanın milli görüşü ortadan ikiye bölündü. Mili görüş partisinden iki parti çıktı. AK PARTİ ve SAADET Partisi. İki bin iki seçimlerine gelindiğinde AK PARTİ yüzde otuz dört oyla bir bölen değil, milli görüş seçmenlerinin neredeyse oylarının tamamını alarak tek başına iktidar oldu.
Bu yenilikçi hareketin kadrosu genelde aynı kuşaktan oluşuyordu. Abdullah Gül, Bülent Arınç, Abdullatif Şener,İdris Naim şahin…..Erbakan Hocanın kadrosuna eleştiri olsun diye AK Partide üç dönem kuralı getiriliyordu. Siyaset bir meslek değildi. Bir iş kapısı değildi.
Bu hareket adil düzenden vaz geçecek, havuz sistemini rafa kaldıracak, D sekizleri unutacaktı. Bu oluşuma Erbakan Hocanın ve saadetçilerin saldırısı da takiyye olarak milli görüş seçmenine yedirilecekti.
Bu proje tuttu. AK Parti on yıllarca iktidarda kalmayı başardı.Belki de bu iktidarını bir müddet daha devam ettirecek.Ancak AK Partide iyi niyetin olmadığı kanaatini taşıyorum.Hepsi için söyleyemeyiz ama hakim kadronun samimi olmadığını düşünüyorum.Yol arkadaşı olarak ortaya çıkılan arkadaşlar bir bir süreçte saf dışı bırakılmıştır.kurucu üyelerden kahır ekseriyeti saf dışı kalmıştır.
Bu yol arkadaşları çeşitli nedenlerle partiden uzaklaştırılmış, yerine yeni dostlar ikame edilmiştir. Bu yeni dostlar hem de AK Partinin en acımasız düşmanlarından seçilmiştir. Süleyman Soylu, Devlet Bahçeli,Numan Kurtulmuş, Yiğit Bulut, Savcı Sayan.. ve birçokları.
Biletli yolcular trenden atılmış, biletsiz yolcular trene alınmış. Trenden atılan yolcular için de kendi atladı diye intihar süsü verilerek rapor tutulmuştur.
Yeni dostlar edinilirken samimiyet testi yapılmamıştır. Buradaki amaç iktidarın süresini biraz daha uzatmak. Belkide ebedileştirmek. Bu yüzden 2023,2051 ve 2071 vurgusu yapılmakta. Belki, Sayın Erdoğan’ın yakınları kendisinin vefatından sonra bu sistemi devam ettirecekler. Ya Osmanlı imparatorluğu gibi bir sistem olacak, ya da Suud kırallığı gibi bir şey.
Gelinen noktada bir belirsizlik var. Ya bu sistem başta Sayın Cumhurbaşkanı olmak üzere yerine oturacak. Bu sisteme baş kaldıranın başı ezilecek, ya da bu sistem çökecek. Bu sistemin tesisinde yanlış politikaların izlendiğini düşünüyorum. Bir defa yol arkadaşları satılmıştır. Evet suçları olabilir. Ama suç tek taraflı olmaz. Eğer bu yolu denerseniz şöyle bir sonuç çıkar ortaya “Onlar, şerrinden emin oldukları için, dostlarını kendilerinden uzak tuttular. Yakın tuttukları düşmanları dost olmadı. Ama uzak tuttukları dostları düşman oldu. Herkes düşman safında toplanınca yıkılmaları mukadder oldu’’ bekleyip göreceğiz.
AK Parti iktidarında dost ve düşman tanımlaması zamana ve konjöktöre göre şekil değiştirmekte. Dünün dostları bu gün düşman olmuş, düşmanları ise dost olmuştur. Bir zamanlar ‘namaz kılan adamdan zarar gelmez’ mantığı ile FETÖ ile iş tutulmuş, çözüm süreci ile PKK ya ve eylemlerine göz yumulmuş. Bu gün ise bu terör örgütü ile olması gereken şekilde düşman olunmuş. Bu terör örgütleri ile bilinçsizce işbirliği yapılarak yanlış politikalar izlenmiştir. Şimdiler de bu yanlış politikalar yüzünden en ağır eleştirilere maruz kalan MHP ile dost olunmuştur. AK Parti seçmeni Ak Partinin dost ve düşman tanımlamasına ayak uyduramamakta.
Bir de dış güçlerle iktidar uğruna çok mu çok taviz verilerek iş tutulmakta. Bu durum seçmen nezdinde hayal kırıklığı oluşturmakta. Ciddi bir memleket politikası olmadığı için eğitimde tarımda ve ekonomide iflas bayrağı çekilmekte.
FETÖ ile mücadelede yine geri adım atıldığını görüyoruz. FETÖ ile ciddi mücadele eden siyasetçiler saf dışı bırakılmış. FETÖ mücadelesinde insanlar yalnız bırakılmıştır. Aday belirlemelerinde liyakat ön planda olacak denmiş ama uygulama hiç de öyle olmamıştır. Ahbap çavuş ilişkisi ön plana çıkmıştır.
Durum bundan ibaret.
Saygılarımla.
Yorum Yazın