Siyasi partiler birbirlerinin rakipleridir, düşmanı değil. Ülke yönetimine talip olan siyasi partiler, ülke genelinde ve yerelde projelerini seçmenlerin beğenisine sunarlar, kimin projesi kabul görürse o iktidar olur. Bu rekabet tatlı bir rekabet olursa ülke yararına olur. Muhalefette kalan parti veya partiler aksayan yönleri dile getirirler. Dolayısı ile ülke kazanır, ülkenin insanları kazanır. Evet, buraya kadar güzel bir tablo çizdim değil mi?
Ancak seçim sathı mahalline indiğinizde olması gereken pek de olmuyor. Deniz genelde süt limandır. Dalga boyutları küçücüktür. Baktığınızda çarşaf gibi masmavi bir duruşu vardır. Bazen de öyle azgınlaşır ki, dev dalgalar karayı haşin bir şekilde döver. Eğer o dalgalı döneminde yüzmeye kalkışırsanız sizi yutar, boğulursunuz. Belki çok usta yüzücü iseniz mukavemet gösterip boğulmaktan kurtulursunuz.
İşte siyasi partiler de seçim sathı mahallinde deniz gibi coşuyorlar. Öyle coşuyorlar ki, öyle celalleniyorlar ki, sanırsın rakiplerini deniz dalgası gibi yutacak. İnsanın sorası geliyor; ne bu şiddet bu celal. Bir siyasetçi çıkıyor kendi projelerinden çok karşı tarafı kötülüyor. Karşı tarafın yanlış olması, kötü olması o siyasetçinin iyi olduğu anlamına gelmez.
Bu yazımda özellikle Sayın Numan Kurtulmuş’un BENZEMEZLERİN nasıl bir araya geldiği konusunu irdeleyeceğim. Kurtulmuş HDP,CHP,İYİ PARTİ ve SAADET partisini zikrederek,bunlar bir araya gelseler dört cümle yazamazlar diyor.Bir bakıma teröristlikle suçluyor. Adeta ti ye alıyor. Ben Saadet partisinin seçim çalışmalarına katılıyorum. Sahadaki gözlemlerimi dile getirmek istiyorum. Diyorum ki; Ey Kurtulmuş, bırak dört cümleyi millet hikâye yazıyor hikâye. Sizin saydıklarınız değil, tüm partilerden vatandaşların size olan kırgınlıkları dargınlıkları var. AK Partilinin var, MHP linin var, Saadet partilinin var, CHP’ linin var, BBP’linin var İYİ Partilinin var.Bu dargınlıklar sandığa yansıyacak gibi.Haberiniz olsun.Halk soruyor Siz nasıl BENZEDİNİZ birbirinize. Siz, Süleyman Soylu, Devlet Bahçeli, Savcı Sayan,Orhan Miroğlu, farklı franksiyondan insanlarsınız. Sizi birbirinize benzeten ne oldu. Makam mı, mevki mi, hangi saikle benzediniz. Bunlar cevaplanması gereken sualler.
İktidarı bir telaş aldı, Ankara, İstanbul Ordu’ya akın ediyor. Cumhurbaşkanından, Bakanına, Bakan yardımcısından milletvekiline kadar herkes Ordu’ya akın ediyor. Biri gidiyor biri geliyor. Sayın Cumhurbaşkanı tekrar gelecekmiş dediler.. (Son anda vaz açıklandı) İdris Naim Şahin’in önünü kesmek, siyaseten onu mevta haline getirmek maksadıyla yapılıyor bunlar. Ak Partinin sloganı değil mi idi’’ne yapsalar boş, göklerden gelen bir karar vardır. Kararın üstünde bir karar vardır. ’Eğer Yüce yaratıcı nasip etmişse, bu yazgıya hiçbir güç engel olamaz. O OL derse olur. Rabbim benzemezleri bir araya getirir, bırak dört cümleyi destan yazdırır. Haberiniz olsun.
Ordu’da Saadet Partisinin, Sayın İdris Naim Şahin’i aday göstermesi seçimin ibresini değiştirdi. İktidarda bir panik havası oluştu. Adeta hazırlıksız yakalandılar. Şimdilerde ne yapacaklarını şaşırdı iktidar kanadı. Birbirine benzemezlerin o kadar hikâyesi var ki hepsini anlatsam bu yazımın hacminin dışına taşarım. Her partiden insanın birleştiği noktalar var. Bunları şöyle sıralayabiliriz. Seçmenlerin çoğu fındığımıza, AK Parti sahip çıkmadı diyor. Temmuz_Ağustos aylarında açıklanması gereken fındık fiyatları kasım ayıda açıklanarak üretici mağdur edildi diyor.
Ak Partili seçmenlerin bir bölümü Ordu ve Ünye belediye başkanlarının görevden alınmalarına anlam veremiyor. Görevden alınan başkanların suçları niye açıklanmıyor. Bu başkanlar, halkın önüne 2014 yılında getirilirken halkın temayülü dikkate alınmadı. Şimdi de halkın temayülü dikkate alınmıyor.Bunların da yanlış yapmayacağı ne malum diyor.
Bir de Sayın KURTULMUŞ’la, Sayın Enver YILMAZ arasında derin sürtüşmeler yaşandı. “Kalbi, Muaviye; dili Ali söylüyor “ muhabbetleri geçti. Enver Yılmazın Ak Partili Metin Külünk tarafından FETÖ’cülükle suçlanması, böcek aramaları kafalarda soru işareti. Şimdilerde İstanbul’da Enver Yılmaz’ın Ak Parti saflarında aktif siyaset yapması bir tutarsızlık olarak görülüyor. Ak Partili olunca FETÖ’cü olmak önemli değil mi, senin FETÖCÜün, benim FETÖ’cüm olmaz deniyor. Farklı siyasi görüşe sahip olan seçmenlerin ortak paydası var. Biz buna ortak akıl diyoruz. Sağ duyu diyoruz. Yolsuzlukla mücadele edeceğim diyerek yola çıkan bir milli görüş hareketinin yolsuzluğa bulaşması, İşe almalarda partizanlık yapılması, İktidar mensuplarının kibir kuleleri oluşturması, ortak eleştiri konusu. Dedim ya herkesin hikayesi farklı.CHP’liler iktidar olamamanın burukluğu ile ortak nokta buluyor.Ülkücüler PKK’ya taviz verilerek Türk milliyetçiliğinin ayaklar altına alınmasını kabullenemiyorlar. İyi partili ülkücülerin Ak Partiye oy vermeyecekleri gibi, MHP’li ülkücülerin yarısı da Ak Partiye oy vermeyecek. Sahada bunları görüyoruz.
Medyayı elinde bulunduran iktidar halkı yanıltmaya çalışıyor. Ama dünya iletişim çağı yaşıyor. Bilinçli algı yönetimi ile muhalefeti terörle ilişkilendirmeye çalışan iktidar bu konuda başarılı olamayacak. Sosyal medyada dolaştığınızda Ak Partide Genel Başkanından parti üyesine kadar birçoğunun PKK ve FETÖ terör örgütüne güzellemeler yaptığını tespit ediyorsunuz. Bu Siyasilerin de Ak Partide önemli mevkilerde olduğunu müşahede ediyorsunuz.. Hele hele, seçim kazanmak için BEKA sorunu çıkarmak, muhalefeti şer ittifakında göstermek yenilir yutulur cinsten değil.
Halk bir çıkış yolu arıyor. Bu çıkış yolunu da bulacağa benziyor. Nasıl ki, Erbakan Hocanın milli görüşünün içi BOP eş başkanlığı, ılımlı İslam projeleri ile boşaltıldıysa, öze dönüş projesi ile yeniden doldurulacağa benziyor.
Başta Ordu, Şanlı Urfa olmak üzere yurdun dört bir yanında SAADET partisine teveccüh göstermeye başladı seçmenler. Selam olsun okçular tepesini terk etmeyen milli görüşçülere.
Allah cc. emanet olunuz.
Yorum Yazın