Seçim yaklaştıkça siyasetin tansiyonu tavan yapmakta. Tatlı bir rekabet halinde yürütülmesi gereken seçim kampanyası mecrasından çıkıp farklı yörüngelere savrulmakta. Akla hayale gelmedik bel altı vuruşlarla seviye dibe vurmakta.Bu şartlarda kazanılan seçim kime hayır getirecek kestirmek biraz zor.

                        Yirmi yıl iktidarda kalmayı başaran AK Parti ve lideri Sayın Erdoğan, iktidara öyle bağımlı hale gelmiş ki, zannedersin ki iktidardan olmak onlar için dünyanın sonu. Altmış beş yaşımıza gelmişiz.Ne iktidarlar gördük.Geldiler gittiler.Liderler tırnakları ile kazıyarak iktidar oldular.Sonra muhalefete düştüler,sonra tekrar iktidar oldular.Kırk elli yıllık siyasi hayatlarında ya 10 yıl ya 5 yıl iktidarda kalmışlar.İktidarda kalmayı da, muhalefet olmayı da bilmişler.Şimdilerde ise Sayın Tayyip ERDOĞAN  muhalefet olmayı hiç tatmadı.Tatmak ta istemiyor. İktidarlar ilk dönemlerinde daha bi gayretli çalışırlar. İki dönem sonra güç zehirlenmesi yaşarlar.

                   Muhtar bile olamaz diye gazetelere manşet olan Sayın Tayyip ERDOĞAN, tırnakları ile kazıyarak iktidar olmasını bilmiş. Mükemmel bir teşkilatçılık örneği sergileyerek iktidara gelerek önemli projelere imza atmış.Biz de  o dönemlerde uzun yıllar kendisine oy vermişiz.Bu ülkenin sağcısı solcusu, milliyetçisi muhafazakarı kendisine destek vermiş.

                    Mesela bugün trollerin şeytanlaştırdığı CHP, siyasi yasağını kaldırma noktasında etkin rol oynamış.Sayın Devlet Bahçeli Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin yasallaşmasının  mimarı olmuş.

                    Sayın ERDOĞAN, Fazilet partisi kapanınca, yenilikçi kanadı oluşturarak Erbakan hocanın partisini bölerek AK Partiyi kurmuş.Bölmede ne demek, orayı silip süpürüp AK Partiye monte etmiş.Bu noktada başta  Sayın Abdullah GÜL olmak üzere, Ahmet DAVUTOĞLU, Ali BABACAN, İdris Naim ŞAHİN, Abdullatif ŞENER ve daha bir çok yol arkadaşları bu sürece katkı sağlamıştır.Yol arkadaşlarından kimi başbakan olmuş, kimi bakan. Kimi Cumhurbaşkanı olmuş. Bunlar Sayın ERDOĞAN sayesinde bu mevkilere gelmişler. Bu doğru. Ama şu da doğru, AK Parti ve ERDOĞAN bu arkadaşları ile bu başarıyı yakalamış.

                       Şimdi AK Partili kardeşlerime bunu hatırlattığımda bunları hainlikle suçluyorlar.Bu olmuyor olmuyor.İnsanlarda güce tapma eğilimi var.Eğer Tayyip ERDOĞAN iktidardan giderse bakacağız aynı düşüncede olacaklar mı.Ben ilahiyatçı kimliğimle şöyle hayal kurarak, uzayın yükseklerine çıkıp dünyaya nazar edip bir bakıyorum.İnsanlar fesat çıkarıyor,kan döküyor.Melekler Adem babamızın yaratılışında’’Yarabbi sen yeryüzünde kan dökecek fesat çıkaracak bir insan mı yaratacaksın’’diye itiraz  etmişlerdi ya.Hakikaten insanoğlu fesat çıkarıyor,kan döküyor.Hele bu iktidar savaşlarında zirveye ulaşıyor.Geçenlerde bir arkadaşım’’Bu dünya Habil ve Kabil’e bile dar gelmiş’ dedi.Bu yaşa kadar da hiç duymamıştım.Çok doğru bir tespit.Koskoca dünya iki kardeşe dar gelir mi? Gelmiş işte.Kabil Habil’i öldürmüş.Sanki öldürmüşte kendisi ölmemiş.

                    İnsanoğlu ebedi olma arzusu ile yaratılmış. Evveli olanın ahiri de olur. Ama bunu insanoğlu kabullenemiyor.rahmetli ÖZAL ’’Ben muhalefet olmam’’ demişti. Ömrü yetse parti kurup yeniden iktidara gelmeyi deneyecekti.

                     Şimdilerde Sayın ERDOĞAN, iktidardan gitmeyi istemiyor. Var gücü ile direniyor.Bu zamana kadar da başardı.2015 seçimlerinde seçmen kırmızı kart gösterdi.Oyunu yeniden başlatarak kaybedilmiş maçı yeniden kazandı.Ve yine 2017 referandumunda mühürsüz oylarla başbakanlığı ve cumhurbaşkanlığını uhdesine aldı.Ben de bu seçimde evet verdim.Sayın ERDOĞAN’ ın güç zehirlenmesi ile her alana müdahale edişinden dolayı bu sistemin iyi mi kötü mü olduğunu anlayamadık.

                      Şimdi ben AK Partiyi eleştiriyorum. Arkadaşlarımda beni eleştiriyorlar.’Bir bakıyoruz AK Partilisin, bir bakıyoruz AK Parti karşıtısın’’.Evet doğru bunlar. Yastığa başımı koyunca gidip geliyorum. Son durduğum nokta şu; AK Partiye ve Sayın ERDOĞAN a oy vermeyeceğim. Bu seçimde kime oy vereceksem en fazla iki dönem vereceğim. Aynen iki dönemin sonunda ERDOĞAN a karşı olduğum gibi O kişiye de ömrüm yeterse karşı çıkacağım.Haksızlıklarla,hukuksuzluklarla mücadele ede ede iktidar olan birinin şimdi hakkı hukuku tanımıyorsa buna dur demek gerekir.

                   Şimdi bu iktidara karşyım ya, müşrikliğimde, kafirliğimde, Ebu Cehllerle bir oluşumda yer bırakmıyorlar.Biz bu gezegendeki  insanlarla önce insanlıkta,sonrada dinde kardeşiz.Şimdilerde siyasiler iktidardan gitmemek için o kadar yükleniyorlar ki muhalefete.Hainliklerinde yer bırakmıyorlar.Hele troller öyle bel altı vuruşları yapıyorlar ki değme gitsin.kemal KILIÇDAROĞLU’ nu karikarütize ederek, ihlas suresini baştan ve sondan okutuyorlar.Dün ülkücüler fatihayı bilmezler demişlerdi. Bu gün onlara muhtaç hale geldiler. Hain dediğiniz ‘CAHAPE’ ve Kılıçdaroğlu’na da muhtaç hale gelebilirsiniz.

                 Altılı masaya dil uzatan iktidar cenahı çok yanlış yapıyor. Muhalefetin de bir sürü yanlışı var.Millet ittifakındaki partileri, benzemezler ittifakı olarak lanse etmek doğru değil.Bu sistemde iktidar olmak için 50+1 i yakalamak kolay değil.Cumhur ittifakında da milliyetçi muhafazakar,sağcı solcu var,Millet ittifakında da.Her ittifak ve siyasi parti oy verecek olan seçmenin peşine düşüyor. HDP’li,alevi sünni ayırımı yapmadan ittifaklar seçmenlerin kapısını çalıyor. Cumhur ittifakı yapınca mübah,millet ittifakı yapınca haram.Bu olmuyor olmuyor.Bunun doğru olmadığını iktidar cenahı da biliyor.Ama politika halkı etkileme sanatı. Kim halkı daha çok etkilerse,kandırırsa o ipi göğüslüyor.

                   Bir trafik kazası olur.Kazaya karışanlardan biri bağırıp durur karşı tarafa.Olaya şahit olan üçüncü kişi bağırıp çağırana hitaben;’Ne bağırıp duruyorsun öyle.Sen bu kazada haksızsın’ der.Bağıran kişi de cevaben;’’ Evet ben haksız olduğumu biliyorum.Eğer ben haklı olsaydım inletirdim buraları’der.Şimdi FETÖ ile aynı yolun yolcusu olanlar,aynı hedefe farklı yoldan koşanlar,Terörist başı Öcalan’la seçimlerde iş birliği yapanlar, karşı tarafı koro halinde teröristlerle işbirliği yapmakla suçluyor.

                      Sayın ERDOĞAN ı seçim başarısından dolayı takdir ediyorum.Muhalefet eğer bu seçimde de iktidar olamayacaksa boşu boşuna seçime girmesin.Muhalefet tam gol atacakken veya atınca iktidar ya oyunu durduruyor,ya da golü geçersiz sayıyor.Muhalefet, iktidarın oyun esnasında mızıkçılık çıkararak oyunbozanlık yapmasına müsaade etmemeli.Oyun başlamadan kurallar belirlenmeli.Daha sonra bu kurallara herkesin uyması sağlanmalı.İktidar bir de karşı tarafın golcü oyuncularını kırmızı kart göstererek oyun dışına çıkarıyor.Bu şekilde maçı kazanmaya çalışıyor.Burada ne demek istediğimi anlıyorsunuzdur sanırım.Ben Deniz BAYKAL’ ın ve Tayyip ERDOĞAN’ ın hitabetini çok beğenirim.Deniz BAYKAL’a oy vermedim o ayrı konu.Ben yine Tayyip ERDOĞAN’ın ve Ekrem İMAMOĞLU’nun,Canan KAFTANCIOĞLU’nun seçim başarısını da beğenirim.Her tarafta kendi sahasında iyi top koşturuyor.ERDOĞAN bu yüzden bunları oyun dışına çıkarmaya çalışıyor.Bunda da başarılı oluyor.Muhalefet buna müsaade etmemeli.Gerekirse sine-i millete dönmeli.İbrahim gibi kendini ateşe atmalı.Siyasi makamlardan vaz geçmesini bilmeli.Atını alanın üsküdarı geçmesine müsaade etmemeli.Bunu İstanbul seçimlerinde kanıtladılar.Genel seçimde de kanıtlamalılar.Bu mülk Allahın;Allah dilediğine verir.İnsana cüz-i irade vermiştir Allah. Bunu insanların elinden alamazsınız.Eğer almaya kalkışırsanız,Allah’ın işine karışmış olursunuz.Cenabı Hak Adem’inin kolundan tutup cennetten çıkardığı gibi sizi de iktidardan indirir.

                      Cuhumhurbaşkanlığı hükümet sisteminde partiler ittifak yapmak zorunda. Bu sistemi siz getirdiniz.Belki de kendi sonunuzu kendiniz hazırladınız. Ayrıca Sayın KILIÇDAROĞLU, muhafazakar camia ile helalleşmek istiyor.Bir şans verilsin bu insanlara. Eğer sözlerinde durmazlarsa onları da bu halk indirir iktidardan.

                     ERBAKAN hocamız 6 milyar dünya insanına talipti. Bunda da bir hayır vardır inşallah. Belki bu arkadaşlar iyi güzel işler yapar bu ülkede. Aynı havayı soluduğumuz, aynı suyu içtiğimiz bu insanlar Amerikan conilerinden daha mı kötü. Biraz da farklı pencereden bakmak çok mu zor.